Ders Çalışmak İçin Bilgisayar Aldırdı

3 Ekim 1996: Gümüşoğlu ailesi, Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde oturmaktaydı. Ailenin büyük oğlu Özgür, o sene 5. sınıfa geçmişti. Dersleri fena değildi, ama hiç bir zaman çok çalışkan bir öğrenci olmamıştı. Genellikle, 3 arkadaşıyla kurmuş olduğu bisiklet çetesiyle gezer, boncuklu tabancalarıyla kedilere ve güvercinlere ateş ederlerdi. Arada sırada da atari salonlarına giderler, Street Fighter oynayarak özel hareketleri bulmaya çalışırlardı.

O dönemde, masa üstü bilgisayarlar yavaş yavaş popüler olmaya başlamıştı. Windows 95 işletim sistemi ile artık bilgisayar kullanmak çok kolay ve zevkli hale gelmişti.

Bir gün Özgür, bisiklet çetesinden arkadaşı Ufuk'un evine gitmişti. Ufuk'un babası ona bilgisayar almıştı ve Ufuk'un söylediğine göre çok güzel oyunlar da vardı bilgisayarında!

Hemen bilgisayarı açtılar. Ufuk, mağara adamlı bir oyun açtı. Aynı atari oyunları gibiydi, ama bunda herşey klavyeyle oynanıyordu ve üstelik oyunlar ücretsizdi! Yani istediğin kadar oynayabiliyordun! Ölünce, tekrar başlamak için jeton almana gerek yoktu! Ne kadar da müthiş bir şeydi bu bilgisayar!

Böyle harika düşünceler arasında, harika bir 3 saat geçirdiler bilgisayar başında! Hatta 10 dakikalığına da olsa, Özgür'ün de oynamasına izin vermişti Ufuk. İşte bilgisayar oynayarak geçen o 10 dakika, belki de Özgür'ün hayatında yaşadığı en güzel 10 dakikaydı.

Eve döndüğünde, yerinde duramaz halde babasını bekliyordu. Akşam babası geldiğinde, hemen yemeğe oturdular. Gümüşoğlu ailesinde mühim konular, yemekte konuşulurdu. Bunu bilen Özgür, babasıyla konuşmak istediği konuyu açtı: "Baba, ben bilgisayar istiyorum.".

Durup dururken bu isteğin nerden geldiğini anlayamayan baba, konuyu geçiştirmek için "Ne yapacaksın oğlum bilgisayarı?" diye sordu. Bu soruyu beklemeyen Özgür, ne cevap vereceğini bilemedi. Sınırsızca harika oyunlar oynayabilirim dese, babasının almayacağından emindi. Ama bilgisayarla başka ne yapılabilirdi ki? Herkes bilgisayarlar süper, müthiş diyordu ama oyun oynamak dışında bir şey yapanını bilmiyordu Özgür.

Derken, aklına dahiyane bir fikir geldi. Gerçi o sırada bunun ne kadar dahiyane olduğunu, gelecek nesillere ne kadar da yardımcı olacağını bilmiyordu, sırf aklına geldiği için söylemişti: "Bilgisayarda ders çalışırım baba? Derslerime yardımcı olur, böylece karnemde bütün dersler 5 olur?"

İşte o anda, tarihte ilk kez birisi "Ders Çalışmak İçin Bilgisayar İstedi"!

5. sınıf öğrencisi olan Özgür, öyle bir noktaya değinmişti ki, belki de koskoca insanlar bundan daha güzel bir sebep bulamazlardı. Ders konusuna değinerek, babasını can damarından yakalamıştı. Sonuçta her anne baba, çocuklarının başarılı olmasını, derslerine çalışmasını isterdi. Bu uğurda da ellerinden gelen her şeyi yaparlardı.

Özgür'ün babası da, sırf oğlu daha başarılı olsun diye ona bir bilgisayar aldı. Ama tabii ki Özgür onu hiç bir zaman ders çalışmak için kullanmadı. Arkadaşlarından aldığı oyunlarla bütün gününü bilgisayar başında oyun oynayarak geçirdi ve bu yüzden dersleri tam tersine daha da kötüleşti.

O günden sonra milyonlarca çocuk, babasına bilgisayar aldırabilmek için bu taktiği uyguladı. Ve büyük bir çoğunluğu da bundan zaferle ayrıldılar. Bu yüzden de Özgür Gümüşoğlu, kendisinden sonra gelen nesiller için tam bir idol haline dönüştü ve hep büyük bir saygıyla anıldı.
FriendFeed ile Paylaş

13 yorum:

fishtank dedi ki...

teşekkürler özgür gerçekten bu neslin idolüsün :D bizim eve de bu taktikle bilgisayar alındı o lanet olası bil iq ders cdlerinden ders çalışmak için ama yüzüne bile bakmadım o ayrı :D

son kıllanma tarihi dedi ki...

Haha dimi ya öyle cd'ler vardı, sen söyleyince geldi bak aklıma:D Valla aynı taktiği ben de uygulamıştım=P

мєltєм dedi ki...

valla benim özgürün taktiğini uygulama fırsatım hiç olmadı. saolsun babam accık teknoloji meraklısıdır da, taa ilk aldığımızda DOS'la açılıyodu işletim sistemi hatta. Kısacası ben kendimi bildim bileli bizim evde bilgisayar var:D

son kıllanma tarihi dedi ki...

bak bak bak bak, havasını da nasıl atıyo=P sen bizim neler çektiğimizi anlayamazsın o zaman=P

ayrıca şu yukarda bir oyundan resim ekledim, o oyunu bilir misin?=) benim hayatımın oyunu, bitirdiğim nadir oyunlardan birisidir heralde=P

kız sıdıka dedi ki...

heyyy önerim dikkate alınmış!!!işte bu:)

Ayrıca Özgür büyüksünnn:):)

son kıllanma tarihi dedi ki...

önerin dikkate alındı=P nasıl olmuş daha mı iyi sence? böyle mi devam edeyim yoksa eskisi mi?

мєltєм dedi ki...

bilmem mi yaw prehistory miydi neydi o oyunun adı. böle butlar falan vardı onları mı yiyodu, sopası vardı bide:D bunları hatırlıyorum ama ne kadar doğru bilemem, bende çok oynadım, mario falan bilmem ben ondan:P

son kıllanma tarihi dedi ki...

evet evet aynen:D prehistoric:D butlar meyveler falan toplayıp oyunu bitirince de bütün bu topladıklarını ailene götürürdün=P vay be, zaman çabuk geçiyo=P

Adsız dedi ki...

resimdeki adam cok cirkin

son kıllanma tarihi dedi ki...

ahahah niye ya çekik gözlü yakışıklı=P çirkinliğini boşver de, tipi komik diil mi=)

мєltєм dedi ki...

demi yaw, ben hala öyle oyunları özlüyorum bi tane ozmo diye bi uzaylı vardı bu tarz. bi tane daha vardı onu daha çok seviyodum ama adını unuttum bi tane topu vardı böle döndüre döndüre atıyodu.. canım oynamak istedi bak :D

Özcan Karabulut dedi ki...

çok güzel bir yazı, benim ilk bilgisayarım 64 ram vardı hiç unutmam :)

son kıllanma tarihi dedi ki...

teşekkür ederim:) daha güzelleri başka blogcuların olsun diyelim=)

Yorum Gönder