Konserde Hoşlandığı Kızı Arayıp Şarkı Dinletti

9 Haziran 1999: Romanya'nın Bükreş şehrinde yaşamakta olan üniversite öğrencisi Mircea Ispirescu, küçüklüğünden beri büyük bir hayranlıkla dinlediği Metallica'yı sonunda canlı izleyecek olmanın getirdiği heyecanla yerinde duramıyordu. Daha satışa çıktığı gün biletini almış ve aylardır bu günü bekliyordu.


Mircea'nın tam 5 aydır peşinde koştuğu Miriam isminde bir kız vardı. Konsere onu da davet etmiş, ama olumsuz yanıt almıştı. Neden gelmediğini sorduğundaysa "uff snne be slk:s" cevabını alınca hayal kırıklığı içinde konsere tek başına gitmeye karar vermişti.


Konser günü erkenden konser alanına giderek önlerden yer kaptı ve konser saatini beklemeye başladı. Konser başladığında, kendinden geçmiş bir halde bütün kurtlarını dökmeye başladı. Miriam konusunda yaşadığı hayal kırıklığı ve bunun getirdiği acıları kusuyordu resmen. Derken, zaten altüst olmuş psikolojisini bozan bir olay gerçekleşti.


Metallica, en sevdiği şarkı olan Nothing Else Matters'ı çalmaya başlamıştı! Şarkının introsu girdiği anda, kendisine hakim olamayarak bilinçsiz bir şekilde elini, kemerindeki kılıfında olan cep telefonuna doğru götürdü. Kılıfı açtı, telefonu eline aldı. Ne yaptığı konusunda en ufak fikri yoktu, tamamen istemsiz hareket ediyordu. Telefon rehberinden Miriam'ı bularak, onu aramaya başladı!


Konserde müziğin sesi o kadar yüksekti ki, telefonla konuşması imkansızdı! Buna rağmen, neden Miriam'ı arıyordu ki? Ama telefonu kapatmadı ve telefonun ekranından Miriam'ın telefonu açmış olduğunu gördü. Miriam'ın, "uff slk:s" diyerek telefonu kapatacağını gözünde canlandırabiliyordu. Ama biraz bekleyince, Miriam'ın telefonu kapatmadığını fark etti. Ardından da yine istemsiz bir şekilde telefonu tuttuğu elini havaya kaldırarak şarkı bitene kadar telefonu sahneye doğru tuttu! Şarkı bittiğindeyse telefonu indirip kapattı ve kılıfına geri koydu.


Ertesi sabah erkenden yurt odasının kapısı açıldı ve içeriye girip ona sarılan Miriam tarafından uyandırıldı! Neler döndüğü hakkında en ufak fikri olmayan Mircea, bu anın tadını çıkartmaya baktı. Miriam'ın dediğine göre, artık sevgili olmuşlardı!


Sonradan öğrendiğine göre, konser sırasında arayıp ona şarkı dinletmesi Miriam'ın çok hoşuna gitmişti. Daha önce kimse ona bu kadar büyük bir jest yapmamıştı! Bu harika jestle, Miriam'ı tavlayıvermişti!


Böylece Mircea Ispirescu, tarihte ilk kez bir konserde hoşlandığı kızı arayıp şarkı dinleten insan olarak tarihe geçti!


Bu başarılı taktik milyonlarca insan tarafından denendi, ve denenmeye de devam ediyor! Mircea Ispirescu sayesinde her yıl milyonlarca insan saplıktan kurtulup dünyaevine giriyorlar! FriendFeed ile Paylaş

Para Üstü Bahşiş Olarak Kalmasın Diye Kartla Ödeme Yaptı

29 Mayıs 2007: Fransız sinemasının melek yüzlü asi oyuncusu Gilbert Boyer, en yakın arkadaşlarıyla evinde vereceği PES+Kola+Pizza partisi için bütün gün evi temizlemiş, bulaşıkları yıkamış ve birikmiş çöpleri sokağın başındaki çöp tenekelerine atmıştı. Arkadaşlarıyla, partinin saat 20.00'de başlaması konusunda daha önceden anlaşmışlardı. Kolayı, arkadaşları gelirken alacaklardı. Playstation evde zaten hazırdı, geriye bir tek pizza kalıyordu.


Arkadaşları, daha önceden anlaştıkları gibi saat tam 20.00'de evdeydiler. Hemen hangi pizzaları yiyeceklerini seçip telefonla sipariş vermeye koyuldular. Tam sipariş verilmiş, karşılıklı "İyi Akşamlar" denilmiş ve telefon kapatılacakken, benzerine nadir rastlanacak çok garip bir olay gerçekleşti! Olaya tanıklık eden arkadaşları daha sonraları bu olay hakkında "Dahice!", "Zekice düşünülmüş!", "Tam bir başyapıt!" sözcüklerini kullanacaklardı.


Siparişi veren Gilbert, tam telefonu kapatacakken bacaklarında bir sızı, göğsünde bir sıkışma, beyninde bir ısınma yaşadı. Sanki tüm vücudunu dolaşan yüksek miktarda elektrik, kafasının içinde bir ampul yakmıştı! Ve bu aydınlanmayla, o tarihe düşecek isteği yaptı telefonun ucundaki kişiye: "Gelirken POS makinesi de getirebilir misiniz? Kartla ödeme yapacağım da."


Siparişi alan kişi o anda ne kadar önemli bir olaya ortak olduğunu tabii ki bilmiyordu, bunu sıradan bir istek gibi düşünmüştü. Oysa ki Gilbert'in evinde durum farklıydı. Gilbert'in arkadaşları, nakit ödeyeceklerini belirtmişlerdi çünkü. Ve Gilbert'in neden POS makinesi istediğini çok merak ediyorlardı.


28 dakika sonra siparişleri geldiğinde, 27.8 Euro tutan hesabı ödemek için kartını uzattı Gilbert, sakince ödemesini yaptı ve siparişi getiren kuryeye "Kolay gelsin" diyerek kapıyı kapattı. Kapıyı kapatmasıyla derin bir sessizlik çöktü evin içine, herkes az önce yaşanan inanılmaz olayı fark etmişti ve bunun yarattığı şoku atlatmaya çalışıyordu:


Eğer nakit ödemeye kalksalar, "Abi bozuk para yok muydu? Ben yanıma almamışım da." diyerek 2.2 Euro'luk para üstünün üstüne yatmaya kalkışacak kuryeye, kredi kartıyla tam ücret kadar ödeme yaparak hiç para kaptırmamışlardı!
Böylece tarihte bugün Gilbert Boyer, para üstü bahşiş olarak kalmasın diye siparişini nakit para yerine kredi kartıyla ödedi!


Bu çakallığı ilk fark eden insan olarak tarihe geçen Gilbert Boyer, bu şekilde biriktirdiği paralarla daha sonraları dünyanın en zenginleri listesine tam 7639. sıradan girmeyi başardı! Kendisi halen Paris'te, bu yolla biriktirdiği paralarla geçimini lüks içinde geçirmekte, bulduğu çakallık ise üniversitelerin Ekonomi bölümlerinde ders olarak anlatılmaktadır. FriendFeed ile Paylaş

Biri Bakarken İşeyemeyen Erkekler Derneği Kuruldu

23 Mayıs 1988: Kurucu üyeliğini Adnan Sıkışanses, Recep Acil ve Kerem Karışık'ın yaptıkları "Biri Bakarken İşeyemeyen Erkekler Derneği" tam 14 sene evvel bugün kuruldu. Aynı gün derneğin İstanbul Yusufpaşa'daki merkezi ve lokali de davullarla, zurnalarla, çelenklerle açıldı.


Başkaları bakarken işeyemeyen insanların dünyada olduğu gibi ülkemizde de çokça bulunduğunu belirten kurucu üye Adnan Sıkışanses, derneğin kuruluş amacını şu sözlerle özetledi: "Öncelikle belirtmek isterim ki, başkası bakarken işeyememek utanılacak, ayıp bir şey değildir! Bu bir insanlık sorunudur ve biz bu sorunla cebelleşen insanlara bir el uzatabilmek için bu derneği kurduk. Özellikle umumi tuvaletlerde, işyeri tuvaletlerinde ve AVM tuvaletlerinde sıkça karşılaşılıyor bu durumla. Tuvalette başka kimsenin olmadığını gören vatandaşımız, işini hızlıca gidermek için pisuvarlara yöneliyor, ancak tam o sırada tuvalete bir başka vatandaş girince panikliyor, rahatsız oluyor, işini bitiremiyor. Bazen dakikalarca pisuvar başında dikilmek zorunda kalıyor. Pisuvarı bekleyen diğer insanlar yüzünden bazen metrelerce uzunlukta kuyruklar oluşuyor tuvaletlerde, diğer vatandaşlarımız da mağdur oluyor. İşte biz bu arkadaşlarımızı bir araya getirmek, birazcık da olsa sorunlarından uzaklaşmalarını sağlamak için bu derneği kuruyoruz."


Dernek kurulduğu günden bugüne kadar çeşitli çalışmalarda bulunmuş, hızla artan üye sayısıyla ülkemizin önemli derneklerinden birisi haline gelmiştir. Yaptıkları çalışmalar arasında "Pisuvar başına reklam konulması", "Pisuvar başında LCD ekranlarda video gösterimi" en popülerleri olarak hatırlanırken, UNESCO'nun 2001 Yılı En İyi Psikolojik Çalışma Ödülü'nü kazandıkları "Sen de Yapabilirsin!" isimli projeyle destek gruplarında psikolojik danışmanlık hizmetleri de verdiler. FriendFeed ile Paylaş

İstanbul'un Fethi

29 Mayıs 1453: Her sene bugün, insanları öldürerek, barbarca başkasına ait olana el koyarak, güç kullanarak, zorla ele geçirilen bir şehrin fethini kutluyoruz. Kutlu olsun! Her sene olduğu gibi yine bugün de "normalde" savaşa karşı olan sözde savaşkarşıtı gözüken insanlar, İstanbul'umuzun fethinin ne kadar da hayırlara vesile olduğunu, ne kadar da olağanüstü bir olay olduğunu söyleyecekler. Ve insanın sadece insan olduğunu, hangi milletten, dinden, devletten olursa olsun güç kullanarak öldürülmesinin cinayet olduğunu unutacaklar. Üstüne üstlük, insan öldürmeyi, güç kullanarak insanları dize getirmeyi kutlayacaklar da.

İşte o şanlı savaşın şanlı dakikaları geliyor, hem de direkt birinci ağızdan!

FriendFeed ile Paylaş