29 Kasım 1912: Lokman Ibitir isimli 19 yaşındaki girişimci genç, günlük işlerde çalışıyor, az buçuk kazandığı paralarla da karnını anca doyuruyordu. İstanbul'da yaşıyordu. Bütün gün Paşam Kahvehanesi'nde pinekler, kahvehaneye uğrayan işverenler işçi aradığında gider çalışır, iş bitince tekrar kahvehanedeki yerine otururdu. Genelde inşaat sektöründe çalışırdı.
Evde yaşlı babaannesi ile birlikte yaşardı. Gündüzleri Lokman kahveye gider, babaannesi de ona helal süt emmiş bir kız arardı. Suriye'den göç ettikleri zamandan beri babaannesinin romatizması vardı. Özellikle hava değişikliklerinde ağrıları çok artıyordu.
29 Kasım 1912 sabahı, Lokman yine erkenden kalktı, babaannesiyle kahvaltısını edip hava nasılmış diye camdan dışarı baktı. Yazdan kalma bir kasım sabahı vardı o gün. Üstüne incecik bir şeyler giyip kapıya yönelmişti ki, babaannesi durdurdu onu: "Yavrum şu şemsiyeyi de al yanına. Bacaklarım azıttı gene, yağmur yağacak bugün!". Babaannesinin yağmuru nasıl önceden tahmin ettiğini daha önce tecrübe edinmiş olan Lokman, babaannesinin sözünü dinleyip şemsiyeyi de yanına aldı ve Allahaısmarladık diyerek evden çıktı.
Kahveye vardığında onu gören arkadaşları kahkahayı patlatıverdiler: "Hafız o şemsiye ne bu güzel havada yahu?". Lokman, onların bu gülüşlerine aldırış etmedi, her zamanki masasına geçti.
Yarım saat geçmemişti ki, ortalık birden kararıverdi, gri bulutlar İstanbul semalarında görülmeye başladı. 10 dakika sonra da bardaktan boşanırcasına yağmur başlayıverdi! Öyle bir yağmur ki, daha önce eşi benzerine rastlanmamış!
Ortalıkta koşuşturan, yağmurdan kaçan insanlar belirmişti. Lokman da oturduğu sandalyeden bu insanları gülerek zevkle izliyordu. Sonra canı sıkıldı, nasılsa şemsiyem var diyerek dışarıda biraz yürümeye karar verdi. Kahveden 5 metre uzaklaşmamıştı ki, şık giyinimli bir adam yanına gelerek "Kardeş şemsiyen için kaç akçe istersin? Satın almak istiyorum." dedi.
Şemsiye etse etse 10 akçe ederdi, o da sıfır olsaydı. Lokman, adamın kıyafetlerine şöyle bir baktı, ıslanırsa adamın o pahalı kıyafetlerine yazık olacaktı. "30 akçe versen yeter Beyim."
Adam cebinden 30 akçe çıkartarak Lokman'ın eline tutuşturdu, şemsiyeyi alarak gitti!
Böylece Lokman, tarihteki "Yağmur Başlayınca Ortaya Çıkan Şemsiyeci" ve "Yağmur Başlayınca Değerinin 3 Katına Şemsiye Satan Şemsiyeci" ünvanlarının ikisini birden ilk kez kazanan insan oldu!
Şemsiyeyi satan Lokman, hemen eve koştu ve evdeki diğer şemsiyeyi de alarak dışarı çıktı. 5 dakika geçmemişti ki, aynı şekilde o şemsiyeyi de 3 katına satmayı başardı!
O günden sonra Lokman, şemsiye ticaretine atıldı. Bir sürü şemsiye satın aldı, babaannesi ne zaman bugün yağmur yağacak dediyse de, o gün sokaklarda gizli bir köşeye saklanıp yağmurun başlamasını bekledi. Yağmur yağar yağmaz da şemsiyeleriyle birlikte sokağa çıkarak hepsini 3 katına sattı! Çok geçmeden de, Osmanlı tarihindeki en zengin insanlardan bir tanesi haline dönüştü! İşleri büyüttü, büyük bir şirket kurdu. Şirketine bir sürü çalışan aldı, bu çalışanları önce İstanbul'un, sonra Türkiye'nin dört bir yanına dağıttı. Hepsine de satmaları için şemsiyeler verdi. Böylece satılan her şemsiyeden kar etmeye başladı!
Günümüzde ne zaman yağmur yağsa anında ortaya çıkan şemsiyeciler, işte Lokman Ibitir'in kurmuş olduğu, şu anda ise torunlarının torunları tarafından işletilen büyük bir şirketin çalışanları olan insanlardır. Bu büyük pazarda yıllar geçmesine rağmen hala tek büyük şirket olarak ayakta kalmalarının tek sırrı, her zaman adi şemsiyeleri pahalıya satmalarıydı. Böylece, her yağmurda şemsiyeler kullanılmaz hale geliyor ve 2 sokak ötedeki şirketin diğer şemsiyecisinden başka bir şemsiye satın alınıyordu.
İlk fotoğraf şuradan alıntıdır: http://feelozof.wordpress.com/2010/06/05/semsiye
İkinci fotoğraf şuradan alıntıdır: http://www.erginmurat.com/?p=193
13 yorum:
vay vay eklediğim resimler kullanılıyo demek:D
Senden mi bu resimler?? Google'da arattım valla bunlar çıktı=) Verdiğim adreslerden aldım ikisini de.
bu ne amına koyim, fen yazmış adam
o zaman benim foto albümlerimi takiple bebeğim:D
Bi dakka ya, sen mi çektin fotoları?:D
çaktırmadan okudugum tek blog burası. seviyorum ;)
yok daha neler bebem:D
ben de aldıydım ya bu şemsiyelerden, çin işi sanıyodum ya ben bunnarı.
vay lokman vay.
@8ex-en8: utanıyor musun yahu burayı okuduğun için, aşkolsun:P
@dralaye: tamam şimdi anladım olayı:D
@Rahatsız Adam: Çin işi zaten, bizimkiler sadece ticaretini yapıyolar:P Çin'den alıp 3 katına kakalıyolar...
ah lokman ah. az laf yemedi kerata :D ters dönen şemsiyeler de lokmanın işidir.
Tabii ki de, o ters dönen şemsiyeleri Lokman icat etmiş zaten, sırf daha çok şemsiye satabilmek için..=)
Hahah eğlendim :)) Akıllı çocukmuş. Peki şimdiki şemsiyeciler nasıl anlıyor acaba :)
Tarihte Bugün Bir Şey Oldu, Wikileaks'le kapışmaya devam ediyor! Onlar gizli gerçekleri açıklıyorsa, biz de aynısını yapıyoruz!:D
Bütün şemsiyecilerin merkezle iletişimi var, merkezden haber geliyor onlara. Lokman'ın babaannesinin romatizması, meğersem genetikmiş! Lokman'ın soyundan gelenlerde de aynısı var, onardan geliyor yağmur haberi:P
Yorum Gönder